Serhat KORLU
Koşarak Hayatı Kaçırıyoruz
Koşarak Hayatı Kaçırıyoruz
Korkularımız, endişelerimiz, aklımızı etkiliyor ve sonra başlıyoruz koşmaya, görmüyoruz akıp giden zamanı. Her gün bir öncekine benziyor, her yeni gün bir öncekini unutturuyor.
Unuta unuta tüketiyoruz yaşam enerjimizi, tükete tükete bitiriyoruz hayatlarımızı. Hayatın neresinde olduğumuzu sorgulayamadan, nereye gittiğimizi göremeden, hedef diye önümüze konulan ulaşmak için çok çalıştığımız ama ulaştığımızda asıl o zaman kaybettiklerimizi anladığımız yere doğru koşuyoruz.
Hayata gelme sebebimiz emekliliğimizde kendimize zaman ayırmak olmamalı. Yaşam denilen bir bütünün içinde her anın bilincinde ve değerini bilerek her günümüzü kıymetli geçirmeliyiz.
Hayattan istediklerimizi sormalıyız kendimize. Nerde olmak istiyor, nasıl bir hayat yaşamak istiyor, neleri feda edebilir, nelerden vazgeçemeyiz? Sevdiklerimiz ve bir türlü sevemediklerimiz ve sevmeyi aklımızdan bile geçirmediklerimiz, yani bizi biz yapan herşey. Yapbozun parçaları gibi duygularımız, hislerimiz ve onlar da huzur yoksa gerisi teferruattan ibaret kalıyor…
His ve duygu en çok karıştırılan kavramlar olmalı…
Duygu yaşadıklarımız karşısında ruhumuzda oluşan gönül tepkilerimizdir, aşk, nefret, üzüntü, korku, beğenme, cesaret….
Hisler ise birden fazla duygunun birleşerek ruhumuzun bütününü kaplamasıdır. Sonbaharda çöken hüzün, yağmur yağarken bulutlarla birlikte gözyaşı dökmek, güneş açtığında içimizin coşması gibi hislerin içinde duygular demeti vardır…
Bizler iç içe geçmiş duyguların ortaya koyduğu hislerimizle yoğurulmuş yaşam mücadeleleriyiz.
Bazen kendimizle, bazen sevdiklerimizle, bazen sevilmeyişlerimizle ama hep bir mücadele içinde hayatı kaçırıyoruz. Barışamıyoruz ne kendimizle nede yaşadıklarımızla öyle bir sıkıyoruz ki tutunmak için hatalarımıza avuçlarımız kanıyor ama bırakamıyoruz. Çünkü hayatı koşarak yaşıyoruz, durmadan, duraklamadan, durup kendimize sormadan, yoruluyoruz ama durmaya, düşünmeye korkuyoruz adeta.
Vaz geçebilmekte bir erdemdir aslında zamanını kaçırmadan yoksa vaz geçemediklerimizin esiri oluruz. Sonrasında daha güzel başlangıçları kaçırırız ve ahlar, keşkeler doldurur hayatımızı..
Elbette sevdiklerimiz değerli ama unutmamalı bizde en az onlar kadar değerli olmalıyız ki değer görelim değer verebilelim…