09-01-2021 Recai ŞEYHOĞLU

Aydınlık Yüzler, Mustafa Gazalcı'nın  yeni kitabının adı. Aydınlık Yüzlü portreleri anlatmış. Kitapta  eğitim, bilim, sendikal örgütlenme, tıp, hukuk, basın ve siyasetalanında işinin öznesi olmuş dostlarıyla, özellikle de köy enstitülü dostlarıyla bir yolculuğa çıkmış gibi oluyorsunuz.

Sonuçta bir öğretmen Sayın Gazalcı.

 Sendikacılık, dernekçilik ve siyaset yapmış bir öğretmen…

TÖS ve TÖB- DER’ de şube başkanlıkları, EĞİT-DER Genel Başkanlığı ve iki dönem milletvekilliği…

Barış Derneği Davası’ndan da bir yıla yakın tutukluluk yaşamış çilekeş bir  demokrat…

Düşünen, düşündüklerini gazetelerde ve dergilerde dillendiren bir sorumlu birey…

                                                                *

Enstitülü ağabeylerimizikitabı okuyunca daha da yakından öğreniyorsunuz.

Kitapta kimler yok ki…

Abdullah Baştürk, Ahmet Taner Kışlalı, Aziz Nesin, Cahit Külebi, Erdal İnönü, Ferit Oğuz Bayır,  Fakir Baykurt, İlhan Selçuk, MahmutDikerdem, Muammer Aksoy, Nedim Tarhan, Osman Bolulu, Rauf İnan, Server Tanilli, Şemsi Denizer, Talip Apaydın, Uğur Mumcu, Yaşar Kemal ve daha nice kendisi gibi aydınlık yüzlü toplam 74 portre…

Bir de anne ve babası…

Mustafa Gazalcı, değerbilir bir örgütçü… Hayırlı bir evlat…

Gönderdiği kitabı teslim aldığım gün teşekkür etmiş, uzun uzun konuşmuştuk. Anlattığı portrelerden biri annemin ilkokuldan sınıf arkadaşı Ferhat Aslantaş’tı. Kitabı elime alır almaz onu okuduktan sonra aramış ve söylemiştim bunu. O da  ‘’  Ben de annemi yazdım kitabın sonunda. Babamla birlikte… ‘‘ demişti.

Hemen annesini okumuş ve tekrar telefon açmıştım. ‘’ Çünkü senin de annesine düşkün biri olduğunu biliyorum. ‘’ dedi.

Aynada kendimi görür gibi olmuştum Gazalcı’nın sesiyle.

                                                         *

Annem, kraliçemdi benim!

Bir televizyon programında birlikteydik  gene. Programcı da anneme olan düşkünlüğümü biliyordu. O gece demiştim ki ‘’ Evet, annemi çok seviyorum. Annen mi baban mı diyenlere de annem diyorum. ‘’

O gece program sonrasında annemi evine bıraktığımda babamın suratı beş karıştı. Programı o da izlemiş. Yüzünden anlaşılıyordu  bu.

Ertesi gün anneme ‘’ Benim oğlan dangalaktır ama doğrudur! ‘’ mu ne demiş…

Canım annem, canım babam ! Onları çok özlüyorum.

Gözümün önüne geliyor, Eğit-Der’in düzenlediği Cumhuriyet Balosu’ndaki dansları ve söyledikleri…

İkisi de birer Eğitim-Sen ve Eğit-Der dostuydu.

                                                             *

Bir haftalığına Gürcistan’a gitmiştik annemle. Tiflis kazan biz kepçe… Ne güzel günlerimiz olmuştu. Tiflisli aktris Tamuna, bize o gezimizde rehberlik etmiş dolaşmadığımız yer kalmamıştı.

Bir de beş günlük Yunan Adaları turuna katılmıştık annemle. Rodos, Santorini ve Mikonos’ta ne güzel günler yaşamıştık… Hele, feribotta Uzakdoğulu garsonlara söylediği türküleri unutamıyorum. Herhalde garsonlar da bizi unutamamıştır.

Annem, benim en iyi yolculuk arkadaşımdı.

Tiflis’e uçmadan önce havaalanında çikolata ve viski almış bir güzel yer içerken bir  bayan Rus doktor, ana oğul olduğumuza inanamamış, ‘’ Sahi mi? ‘’ der gibi bakakalmıştı.

Viski içen Türk ana-oğul, anlaşılan ezberini bozmuştu kadının…

Feribottaki akşam yemeklerindeki keyfimize diyecek yoktu.

Ne o beni üzerdi ne de ben onu…

Kütüphaneciler İmparatoriçesi’ni çok özlüyorum doğrusu… Açılışlarda söylediği türküleri, deyişleri ve evdeyken  yaptığı semahları…

                                                          *

Gazalcı’nın annesini anlattığı sayfaları,  telefondan sonra bir kez daha okudum. O satırlarda annemi görür gibiydim zira. ‘’ Çocuğun kafası karışır. ‘’ diye oğlunu Şükrü Hoca’ya göndermeyen Fatma Gazalcı’yı rahmetle anıyorum.

Babasının mezarının kaybolma hikâyesi de çok ilginç geldi bana. Neymiş o hikâye diyecek olursanız, ben de derim ki ‘’ Kitaptan öğrenin.’’

 

Aydınlık Yüzler’in  yazılış hikâyesine gelince…

Çok kişiler tanımış Gazalcı. Kendisini çok etkileyen öğretmenleri olmuş.  Özellikle de köy enstitülüler… Bu konuda da zaten şöyle bir sözü var: ‘’ Bütün köy enstitülü öğretmenler karanlığı aydınlatan birer yıldız gibidir.’’

Derin izler bırakan dostları olmuş. Onları fırsat yaratıp yazmış. Gazetelerde, dergilerde…

Geleceğe de bırakmak istemiş olmalı ki kitaplaştırmaya karar vermiş.

Portreler, onun ‘ kahramanlarım ‘ dediği kişiler…

Sular seller gibi okuduğunuzda siz de o portrelerin birer gerçek kahraman olduklarını duyumsuyorsunuz.

Dr. Engin Tonguç’un, babası Hasan Ali Yücel için ‘’ Çocukluğum ve babamın yaşamı süresince babam tarafından eğitildiğimin hiç ayrımına varmadım. Eğitici, eğitilene okuma alışkanlığı kazandırmak istiyorsa seçeceği kitapları dayatmamalı; yalnızca onun kitaplara erişmesini sağlayacak koşulları hazırlamalı.’’ Deyişi hiç aklımdan çıkmıyor.

Andre Gide de aynısını söylüyor bunun.

Bu sözler, bütün anne ve babalar için bir pusula olmalı.

Ahmet İsvan, Ali Taygun, Bahriye Üçok,  Erdal İnönü, İsmail Hakkı Öztorun, Orhan Yavuz, Rauf İnan, Şerafettin Turan, Hüseyin Hüsnü Cırıtlı ile zenginleştim.

Altıncı kitabımı basan yayıncı Mustafa Beyköylü’yü okuyunca da içim burkuldu.

Hasan Nedim Şahhüseyinoğlu ile keşke tanışsaydık dedim. Hacı Küçükkaraca ve Hüseyin Pekin’i okurken çok etkilendim doğrusu…

Tahsin Çopur’un trajik ölümüyle ise allak bullak oldum.

Sayfa aralarında Meclis’teki TÖB-DER’li öğretmenlerin gücünü ve saygınlığını görünce  heyecanlandım.

Ne iyi etmişsin sevgili dost, diyesim geliyor sevgili Gazalcı’ya…

Sevgili diyorum, çünkü yıllar öncesinden  tanıyorum  Eğit- Der Genel Başkanı Sayın Mustafa Gazalcı’yı…

Sonuçta, yıllar öncesinde Eğitim-Sen üyesi olmakla birlikte  Eğit-Der’in üyesi olmuş, yayın organı  abece dergisinde yazılar yazmış ve Eğit-Der İzmir Şubesi’nin düzenlediği ‘Salı Söyleşileri’nin  üç mimarından biri ve  Cumhuriyet Balolarının aile boyu müdavimlerinden biriyim.

Dursun Utku ve Aziz Durmuş Başkanlarımla neler yaptığımızı İzmir’in örgütlü öğretmenleri bilir.

Eğit-Der’le iç içe olduğum dönemlerde benim genel başkanımdı Gazalcı.

Öğretmen / örgütçü ve siyasetçi Mustafa Gazalcı’ya çok yakışmış ‘ Aydınlık Yüzler ‘  adında bir dosya hazırlamak…

Çünkü yaşamı boyunca o aydınlık yüzlü yurttaşlarla birlikte oldu. Yazmasa olmazdı.

 

  • Aydınlık yüzler : öğretmen dünyası yayını / 2018-Ankara

Bu yazı 1022 defa okunmuştur.



Recai ŞEYHOĞLU Diğer Yazıları
Köşe Yazarları
Çok Okunan Haberler
Anketimize Katılın
Henüz anket oluşturulmamış.
Namaz Vakitleri