Recai ŞEYHOĞLU
COCA COLA VE ATTİLA AŞUT
COCA COLA VE ATTİLA AŞUT
Aziz Nesin, ‘ içit ‘ diyordu meşrubata. İçecek, meşrubat değil de illâ içit…
Meşrubat deyince bizim kuşağın ve öncekilerin aklına hemen gazoz gelir. Sonraları gazozun yerini Sunal Kokteylle tanışmıştık. Bizler ona kısaca ‘ Sunalko ‘ diyorduk.
Ayranı nedense sadece evlerimizde içerdik. Bakkallarda satıldığı yoktu.
Zamanla herbirinin önüne ‘ Coca Cola ‘ geçti. Bugün de egemenliğini sürdürüyor.
Reklamlara astronomik harcamalar yapıyorlar ve dünyanın dört bir köşesinde krallığını sürdürüyor dünyanın bir numaralı içiti olan Coca Cola.
*
Güzelyalı’da çok gözde bir okulda öğretmenlik yaptım.
Öğrencilerime kantinden Coca Cola almalarını yasaklamıştım. Cevap, imkân, hatırlamak, kelime sözcükleri de yasaktı benim sınıfta. Hiç unutmam, bir müfettiş teftiş için gelmiş ve öğrencilerime sorular soruyordu. Bir ara sorduğu soru için ‘’ Kim cevap verecek? ‘’ dediğinde bütün sınıf parmak kaldırmış ve ağız birliği etmişçesine ‘’ Yanlış konuşuyorsunuz öğretmenim, cevap demeyeceksiniz! ‘’ diye haykırmışlardı.
‘’ Ne diyecekmişim?’’ dedi müfettiş bey.
‘’ Yanıt diyeceksiniz öğretmenim! ‘’
‘’ Bunu size öğretmeniniz öğretiyor değil mi? ‘’
‘’ Eveet öğretmenim! ‘’
Bana dönüp biraz tebessüm eder gibi olduysa da bu tebessüm pek sahici değildi.
Başka sorular da sordu, manzara yine önceki sahne gibiydi. ‘’ Yanlış konuşuyorsunuz öğretmenim! ‘’
Özlüyorum o bıcırıkları!
Konak Belediyesi Kültür Merkezi’nde kürsüye çıkarıp konuşturduğum öğrencim Hazal Yener, şimdi edebiyat öğretmeni. Burak, bilgisayar mühendisi, Ozan bilgisayar programcısı, Ece Tarih öğretmeni, Serhat endüstri mühendisi, Can Türksever gıda mühendisi ve bir grubun gitaristi, Kıvanç bir şirketin yöneticisi, Seda da popüler bir kimlik olmuş.
Kısaca, çoğu okudu.
*
Laf, Coca Cola’dan açıldı.
Geçtiğimiz hafta Mehmet Atilla Kitaplığı’nda öğretmen okullarının kuruluşunun yıldönümüyle ilgili bir programda Eğit- Der İzmir Şube Başkanını ağırlamıştık.
Çekilen fotoğrafları da sosyal medyaya servis etmiştik. ( Çektiğimiz fotoğrafları da eşe dosta göndermiş, sosyal medyada yayınlamıştık.)
BirGün gazetesi yazarı Attila Aşut’un ‘’ Kitaplıktaki Coca Cola afişi ne oluyor? ‘’ sorusu üzerine merak etmiş o fotoğraflara yeniden göz atmıştım. Kitaplığa beş altı metre ötedeki çay ocağının yanındaki dolapta koca bir Coca Cola afişi görünce ben de durumu açıklayan bir not göndermiştim kendisine. ‘’ Afiş, kitaplıkta değil, çay ocağında ‘’
Vaktiyle Ant ya da Yön dergisinin kapağında bu içit için ‘’ Zehirdir, içmeyiniz! ‘’ yazıyordu.
O günlerde derginin sorumluları halkımızı uyarmışlardı bu zehire karşı.
Kitapların bulunduğu bir mekânda bulunan kocaman Coca Cola afişi de Attila Aşut’u rahatsız etmişti.
Oysa o saate değin o afişin varlığından bile haberdar değildim.
Mide için, dişler için, kısaca sağlığımız için hiç de yararlı olmayan şeker deposu Coca Cola’yla içli dışlı oluşumuz oysa sadece Attila Aşut’u değil, kitap okumaya gelen, söyleşiler için gelen her yurttaşımızı rahatsız etmeli. Çünkü o ne bizim yerli gazozumuz ne de ayranımız!
Yerli ve milli nutuklarının atıldığı bir coğrafyada Coca Cola’nın adeta milli içecekmiş gibi rağbet bulmasından neden Attila Aşut kadar rahatsız olmuyoruz?
Starbucks’a tepki gösteren iki kilo sakallı mollaların Coca Cola’ya gıklarını çıkaramayışı, ilginç değil mi?
Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi diye slogan atanları ve yürüyüş yapanları dün alkışlıyor ve aralarında yer alıyordum.
Coca Cola’yı içmiyorum ama Attila Aşut kadar Cola’ya tavır almadığım için de kendimi kınadım doğrusu.
En kısa zamanda da bu sorunun çözümü için Karşıyaka Belediye Başkanı ile görüşüp dillendireceğim aklımdakileri.