05-11-2020 Recai ŞEYHOĞLU

Cemaatlerin holdinge, müritlerin müşteriye, şeyhlerin ise CEO’ya dönüştüğü şu günlerde, 30 Ekim Cumartesi günü İzmir’de yaşanan şiddetli deprem sonucunda "Allah, zinanın başkentini uyarmak için salladı. Unutmayın Lut kavmine ne olduğunu!" şeklinde çemkirenlerin çağdaş/ demokrat ve dindar insanlar olmadıkları belli.

"İzmir/ Ege’de 6,8 deprem. Çok güzel olsun Müslüman halkı. Ya Rabbi! İzmirliler gibi zinaya/ nefsime değil, seccademe köle et beni. Amin!"

"Deprem, Allah’ın o bölgede yaşayanlara lanetidir."

Gibi sosyal medya paylaşımlarından öğreniyoruz ki bu sözlerin sahipleri topu topu 60 kadar öfkeli- önyargılı ve cahilleştirilmiş zavallılar… Acınası bilgi fukaraları…

Haklarında soruşturma açılmış, üç kişi de tutuklanmış mı ne…

***

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, daha profesyonelce konuşmuş: "Deprem, kıyametin alıştırmasıdır."

Ali Erbaş ile 60 kadar diğer zevat jeoloji mühendisliğinde mi okudular diye merak ediyor insan. Depremin ne zaman olacağını bilim insanları henüz bilmiyorken, jeolog gibi konuşan bu beylerin engin bilgisi(!) şaşırtıyor.

Ali Erbaş, laik cumhuriyetin bir kurumunun başındaki kişi olarak suç işliyor.

Bu zevatın hangi biri, depremin çok zarar verdiği Bayraklı’da, Aşık Veysel Rekreasyon Alanında dağıtılan yardım paketlerini alıp da kendi marketinde sattığı söylenen ve sosyal medyada görüntüleri olan o takkeli adam için bir şeyler söylemiş/ duydunuz mu?

Bir iç savaş halinde o takkelinin neler yapabileceğini kestirebiliyor musunuz?

Televizyon kanallarının birinde Bentley/ Rolls Royce gibi lüks otomobil koleksiyonları olan ünlü işadamı/ müteahhit Ali Ağaoğlu ise deprem ve inşaat konularının işlendiği bir programda çürük binalarla ilgili "Yaptık. Hepimiz yaptık. Herkes yaptı. Kum mu ithal edecektik dışarıdan?" derken yüzü kızarmış gibi değildi.

Zaten artık böylesi konularda yüzü kızaran kalmadı.

2014-2018 arası halkın ödediği deprem vergisi yaklaşık 61 milyar lira iken bu paranın nereye harcandığını söylemeyen siyasiler gibi Ali Ağaoğlu. Oralı değil!

Körfez Depremi için toplanan deprem vergilerinin ne olduğunu soran Kemal Kılıçdaroğlu’na Cumhurbaşkanı da aynı şekilde karşılık vermemiş miydi: "Harcanması gereken yerlere harcadık. Bundan sonra da Bay Kemal’e bu tür şeylerin hesabını vermeye zamanımız yok."

Aynı Cumhurbaşkanı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken de "Kaçak yapılara ruhsat verip bağış alıyoruz." demişti.

Hâkimler savcılar o günlerde uyku sersemi miydi acaba…

Sosyal medya uyarıda bulunuyor: "Evlere hasar tesbiti için gelip hırsızlık yapanlar var."

Ona alışığız zaten... 13 Mart 1992’deki Erzincan depreminde enkaz altında kalan bir kadının kolundaki bilezikleri çıkaramayan haydutlar kadının kolunu koparıp gitmişlerdi.

Elazığ depreminde ise kiralar hemen iki katına çıkıvermişti. Ticari taksiler iki katı taksimetre ücreti yazarken konut fiyatları da iki katına çıkmıştı hemen. Bir porsiyon kuru fasulye 10 lira iken lokantalarda 30 liraya satılır olmuştu.

***

Şu işe bakın siz… Ateist nüfusun çok olduğu Japonya’da şiddetli bir deprem olduğunda Japonlar günlük yaşamlarını sürdürüyorlar… Zarar görmemekteler… Yıkıcı bir depremde de (Kobe) Japon Mafyası çocuğu olan evlere süt dağıtımı yapıyor… Hırsızlık, talan ve yağma hiç görülmemekte…

Müslüman nüfusa sahip Türkiye’de olup bitenler ise utandırıyor bu ülkenin iyi insanlarını.

Japonların korkusu yok  depremden. Biliyorlar ki deprem değil çürük binalar öldürüyor. Bu konuda Hammurabi Kanunları’na uyuyorlar anlaşılan.

Hammurabi Kanunlarının 229. Maddesi şöyle:

"Bir inşaatçı herhangi bir kişi için bir bina inşa eder ve bu binayı uygun bir şekilde yapmazsa ve inşa ettiği bina yıkılıp sahibini öldürürse inşaatı yapan öldürülür."

Bizim müteahhitler Hammurabi bugün yaşasaydı herhalde onu içişleri bakanına terörist diye gammazlardı.

Bu arada hemen bir bilgi verelim: Türkiye’de 453 bin 497 müteahhit var. Koskoca Avrupa kıtasındaki toplam müteahhit sayısı ise 50 binden az…

Önüne gelen müteahhit olmuş gibi…

Enkaz yığınına dönmüş binaların demirlerinin ve betonun düşük düzeyde olduğu söyleniyor/ yazılıyor. Ne korkunç!

Bile bile yapılan bir iş bu! Belli ki denetleyeni de yok…

Büyük kamu ihaleleri alan bildik şirketler Ulaştırma Ve Altyapı Bakanlığı’na 25’i lüks, 91 araç ile cep telefonu/ bilgisayar ve televizyonlar armağan ediyor.

Bakanlık, bu şirketleri mi denetleyecek?

Toplanma alanlarına lüks AVM diken şirketler de bunlar olsa gerek…

Bu arada Kızılay ne yapıyor?

"Vaxt qardaşa Kömeylik Vaxtıdır. Göster kardeşliğini Türkiye! Kardeş Azerbaycan’a destek için Azerbaycan yaz 2868’e gönder, 10 lira bağışla."

"İzmir’in yaralarını birlikte saralım. El ele verdikçe her şeyi atlatırız. Deprem yaz 2868’e gönder. Bu zor zamanında 10 lira ile İzmirlinin yanında ol."

Pandemi için Cumhurbaşkanı İBAN Numarası verip para istiyordu ya…

Kızılay da Cumhurbaşkanının izinde.

Cumhurbaşkanının örtülü ödeneği varken, Kızılay’a yapılan bağışlar/ yardımlar dururken bu para istemeler ne oluyor anlamak zor.

Toplanan onca vergiler/ hesabı verilemeyen deprem vergileri yetmiyor olmalı…

***

"Ezilenler arasında din adamı göremezsiniz. Din adamları ezen sınıfın asalağıdır." diyen J. P.Sartre için Ali Erbaş ve Ali Erbaş’ı oturduğu makama uygun bulanlar ne düşünürler bilmem…

İzmir’deki depremin şiddeti konusunda 6,6 denildi. Sonra 6,9 dendi.

ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu (USGS) ise depremin aletsel büyüklüğünü 7 olarak açıkladı.

Profesör Doktor Celal Şengör de… Şengör, "AFAD doğru ölçümleme yapamadı." dedi.

Celal Şengör, sıradan biri değil. İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi…

Peki… Neden 7 olarak gösterilmiyor?

Ey halkım, bunu da sen düşün!

***

Bu ülkeyi en iyi anlayanların başında İlber Ortaylı geliyor galiba. Neler diyor bakalım…

"İlyas Salman filmi gibiyiz. Avrupa’ya götürüyoruz diye aldılar ülkeyi. Kamyon kasasında gezdire gezdire Ortadoğu’ya bıraktılar."

"90 bin cami var. 90 bin imam. 145 bin Diyanet çalışanı… Avrupa’da rahipler devletten maaş almaz. İbadet yapan bağış yapar. 145 bin inek beslesek süt sorunu biter. 145 bin doktor alsak ortada sağlık sorunu kalmaz. Mühendis alsak ülke uçar. Öğretmen alsak İsviçre oluruz. Bunlar ne iş yapar?"

"İşimiz çok zor. 1400 yıldır orucu neyin bozup bozmayacağını öğrenemeyen halka ülkenin elden gittiğini anlatmaya çalışıyoruz."

***

Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Profesör Doktor Bedri Gencer, "Elazığ’da deprem, çocuk yaşta denilen evlilikler yasaklandığı için oldu." dediğinde öğrencileri buna itiraz etmişti.

İzmir depreminden sonra abuk sabuk paylaşımlarda bulunan 50- 60 sapkın zavallıya İzmirlilerin hiçbir yerde görülmeyen dayanışması/ yardımlaşması bence en iyi tepki ya da yanıt oldu.

Deprem bölgesinde ne talan ne yağma ne de takkeli cambazın dışında bir olumsuzluk yaşandı. Oteller, evler bağrını açtı depremzedelere… Kurtarma ekibinde çalışanların bile bu dayanışma karşısında gözleri yaşardı. "İzmir’i şimdi daha iyi tanımış olduk." der gibi konuştular uzatılan mikrofonlara…

Yeniden o sapkın paylaşım sahiplerine gelince…

Gâvur İzmir diye aşağıladıkları İzmir’in afet karşısında sergiledikleri yardımlaşma ruhu, eminim onları bu konuda bir daha kötü söz söylememe gibi bir tavır sergilemeye yöneltmiştir.

En azından yanıldıklarını anlamışlardır.

24 Ocak’taki 6,7 şiddetindeki Elazığ depreminde 41 kişi yaşamını yitirmişti.

30 Ekim’deki 7 şiddetindeki İzmir depremindeki ölü sayısı şimdilik 114. Umarız bu sayı artmaz.

İzmir’in zinanın başkenti değil de, dayanışmanın/ yardımlaşmanın başkenti olduğu gerçeği, umarız o tutuklu kardeşlerimiz için ‘Hayat Bilgisi’ dersi olmuştur.

Zinanın başkenti demekle Manisalıları Mardinlileri, Erzurumluları, Konyalıları, Afyonluları, Aydınlıları, Karslıları, Ağrılıları, Balıkesirlileri, Diyarbakırlıları Eskişehirlileri ve Urfalıları da suçladıklarının farkında mı acaba bu cahilleştirilmiş sapkınlar…

Çünkü…

4,5 milyonluk İzmir’de İzmir nüfusuna bağlı sadece 1,7 milyon vatandaşımızın yaşadığından da habersiz bu zevat.

Depremi siyasallaştırırlarken bu kez kafalarını taşa vurdular.

Bu gerçeği köşkünde/ cemaatinin lüks koltuğunda, barakasında ve sarayda yaşayan diğerleri de anladıysa ne alâ!

Sen çok yaşa canım İzmir’im/ İzmirlim!


Bu yazı 593 defa okunmuştur.



Recai ŞEYHOĞLU Diğer Yazıları
Köşe Yazarları
Çok Okunan Haberler
Anketimize Katılın
Henüz anket oluşturulmamış.
Namaz Vakitleri