08-07-2020 Recai ŞEYHOĞLU

 

Ocak ayı ortalarından bu yana başımın arka tarafında acı ve ağrı var. Doktora gitmeye de cesaretim yok. Şu kütüphane ve aydınlanma evi işi çözülmeden de gideceğim yok.

Başımı yastığa koyunca hep Çiğli geliyor gözümün önüne. Koliler içindeki güzelim kitaplarım, annemin ve Feyza Hanımın özel eşyaları, Öner Yağcı’nın  plaketleri…

24 Ocak’ta Haluk Işık ile olan görüşmemizden sonra da belediyelerle bir daha ortak iş yapmama kararı almış gibiyim.

Aynada gözlerime bakıyorum ve soruyorum kendime: ‘’ Sende mi bir hata var yoksa?’’

Yanlış yaptığım bir şey de yok gibi…

Ama hep başım ağrır oldu son zamanlarda.

                                              *

11 Şubat’ta Bergama’daydım.

Bergama Cemevi Başkanı Aytaç öğretmen, Ali İhsan Bey ve Aynur Hanımla Cemevine gittik.  Kütüphane ve aydınlanma evi için alt kata indik.

Büyük bir salondu burası. Yemek içmek ve çay kahve içmek için… Ve aynı zamanda okuma salonu…

Öner Yağcı Edebiyat Tarihi Kütüphanesi, Rasime Şeyhoğlu- Feyza Hepçilingirler Aydınlanma Evi…

Öncelikle yönetim kurulu olarak karar almalarını, sonra da Çiğli’ye birlikte gidip Başkan Utku Gümrükçü ile görüşüp oradaki kitaplarımızı ve diğer eşyalarımızı istemek…

Alınacak kararın nasıl olması gerektiğini de o gün Aynur Hanıma yazıp teslim ettim.

Aynı gün, Ayaskent’te öğretmenlik yapan Cemevi Başkanı Aytaç öğretmenden aldığım/ duyduğum keyfimi kaçıran diğer bilgi de, 12 Haziran 2004 günü Ayaskent’te açtığımız 4500 kitaplı kütüphanenin kitaplarının kurumlara/ kuruluşlara dağıtıldığı ve kütüphanenin de kapatıldığıydı. Son 200 civarındaki kitap da Aytaç öğretmenin sınıfındaymış.

Kütüphanemizi kapatan irade, bize bile bilgi verme zahmetinde bile bulunmamıştı.

O günlerde üç gün Bergama Öğretmenevinde gecelemiştim. Sabahtan akşama kadar kütüphanede kitapları  yerleştiriyorduk belediye çalışanı sevgili kardeşlerimizle.

Kütüphane, çoluk çocuğun dikkatini çeksin/ içeri giren büyülensin diye çok sayıda çocuk kitabı da almıştım o günlerde. Örneğin Muzaffer İzgü’nün çok sayıda kitabını ciltletmiştim. Kızım için yapmıştım bunu ama  buraya getirmiştim. Kızım nasıl olsa hepsini okumuştu.

Aziz Nesinler de ciltliydi.

Roman ve öykü kitapları ağırlıklı bir kütüphaneydi burası. Evimdeki  ceviz kaplama yemek masası ve sandalyeleri de buraya getirmiştim. Her şey güzel olsundu bütün derdim.

Başkan İbrahim Özdemir ise bambaşka  güzellikte bir Ayaskentliydi. Kütüphaneye gösterdiği ilgi şiir güzelliğindeydi. Zaten, açılışta da kütüphane önüne Homeros adına bir çınar fidanı dikmiştik.

Kızım da Çav Bella’yı okumuştu açılışta, sosyolog Selim Karyelioğlu gitarı eşliğinde.

Görkemli bir açılıştı kısaca. İki vali yardımcısı, kaymakam ve şairlerin şiirleriyle açmıştık burayı.

Şimdi ise yok…

Sanki hiç açılmamış, sanki o görkemli  gün yaşanmamış…

Biri kaybedip bir başkası oturunca başkanlık koltuğuna, yapılan işler de görülmesin mantığıyla bir kalemde silip atmalar hiç yakışmıyor  insana.

Bergamalı; değerbilir, saygılı, kitapsever ve barışseverdir oysa…

İnsanoğlunun anlaşılamayan diğer yüzü bu.

İzmir’in üniversitelerinin, kurum kütüphanelerinin müdürleri ile Milli Kütüphane Müdürünü getirmiştim buraya. Başkanı ziyaret etmiş, ardından da kütüphaneye inmiştik. Her biri hayran kalmıştı buraya.

Bu kadar zengin bir kütüphane ilçe merkezlerinde bile azdı.

Şimdi yok !

İçim acıyor.

                                             *

12 Şubat’ta ise bir başka konuda aydınlandım.

Karşıyaka Belediyesi Çarşı Kültür Merkezi’ndeki kütüphanede çalışan Tuğrul Bey ile görüştüm.

‘’ AvramVentura Kitaplığı konusunu öğrendim hocam.’’ dedi.

‘’ Kitaplar  yağmurda telef olmuş. ‘’

Söylediği aynen böyleydi.

Kültür müdüründen öğrenmiş o da.

‘’ Ama’’ dedi. ‘’ Kültür Müdürü, Avram Bey adına bir kitaplık kurabiliriz dedi.’’

Bayram etmiştim. Önce çok canım sıkıldıysa da sonra  güler oldum. Yağmurun çok yağdığı bir gün kitaplar ve stand çok zarar görmüş. Belediye de bu nedenle kitaplığı kaldırmış.

Telafi adına Kültür Müdürü de yeniden kurulabileceğini söylemiş.

Hemen Kültür Müdürü Şebnem Hanımı aradım. İlgisine teşekkür ettim. Nasıl da mutlu olmuştum.

Günlerdir AvramVentura’ya ne diyeceğimi düşünüp duruyor ama bir türlü yanına da gidemiyordum. Şimdi artık onu arayabilir, mutluluğumu paylaşabilirdim.

                                               *

14 Şubat sabahı ise bir başka güzel haber geldi.

CHP Bergama İlçe Örgütü, kütüphane için aldıkları kararı göndermişlerdi.

Rasime- Recai Şeyhoğlu Kütüphaneler Zinciri’nin 49. Halkasının CHP İlçe örgütü binasında açılacağı kararı alınmıştı.

Bu haber sevindirmişti.

16 Şubat’ta ise Cemevinin henüz ruhsatının alınmadığını öğrenecektim.

Ruhsatı verilmemiş binaya kütüphane kurmamız sorun yaratmaz mıydı?

Bekleyip görecektik…

                                               *

Tepeköy’de yaşadığımız travma ve sonrasında  Çiğli’de yaşadığımız durgunluk/ sessizlik…

Yaşadığım stres/ baş ağrılarım, akla gelmez bir sonuç yaratırsa…

Diye düşünerek konuyu önceki Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç, Şair- Yazar Hüseyin Yurttaş,  Feyza Hepçilingirler ve AvramVentura ile paylaşayım dedim. 17 Şubat 2020’de…

Hüseyin Yurttaş’ın eşi ve eşinin kızı Tepeköy’de, Tepeköy’ün çocuklarına üç yıl önce masal anlatmış, onlarla ders yapmıştı. Mehmet Gönenç ve Feyza Hepçilingirlerde  oradaydı o gün…

O güzelim kültür merkezinin başına gelenleri onlar da öğrensinlerdi.

Sevgi paylaşıldıkça büyürmüş diyorlar.

Acılar da paylaşılırsa sıkıntım azalır mıydı acaba…

                                           *

 

27 Şubat 2020’de Konak Pier’deAvramVentura ve Avukat Ulvi Puğ ile öğle yemeğinde birlikteydik.

Ulvi Bey, hem çok güzel şiirler okuyan bir şiir dostu hem de Milli Kütüphane Müdürüydü.

Yanıbaşımda Ulvi Bey olur da sormaz mıyım ona, ‘’ Çiğli Belediyesi’ne 10 bin kitap vermeyi vaat etmişsiniz. Öyle mi dost? ‘’

Avukat Ulvi Bey, sorumun yanıtını verirken keşke o gün yanımızda Çiğli Belediyesi’ndeki Sayın İ.A. da olsaydı…

 

 

 *

Devam edecek.


Bu yazı 519 defa okunmuştur.



Recai ŞEYHOĞLU Diğer Yazıları
Köşe Yazarları
Çok Okunan Haberler
Anketimize Katılın
Henüz anket oluşturulmamış.
Namaz Vakitleri