05-07-2020 Recai ŞEYHOĞLU

 

Hem kütüphaneyi  hem aydınlanma evini biz aynı binada açtık Tepeköy’de. O büyük salona göre düzenleme yapmıştık. İki katlı olan engelliler merkezi, kütüphane ve aydınlanma evini içine alacak kadar geniş salona sahip miydi acaba?

Örneğin 150 metrekare kadar büyüklüğü var mıydı  ?

Anlatılana bakılırsa değil !

O halde… Niçin fikrimiz alınmadan/ danışılmadan oldu bittiye getiriliyor?

Biz razı olacak mıyız bakalım?

Kabalık değil mi bu?

‘’ Yeri değiştirdik, engelliler merkezinde açacağız.’’ dayatma olmuyor mu?

 

Annem Rasime Şeyhoğlu’na ait, camlı çerçeveli elbise için o binada yer yok denilirse ya…

 Annem adına 9  Aydınlanma Evi açmamızın mantığını ve inceliğini  pek kavramışa  benzemiyor genç kardeşimiz. Açtığımız aydınlanma evlerinin Frankfurt’taki Goethe’nin, Tebriz’deki Şehriyar’ınkinden farklı olmadığını bir türlü anlayamadı çünkü sayın İ.A.

 Anneme ait diş fırçası, terlik, kol saati ve benzeri  özel eşyaları ‘’ Bunları almayalım, sizde kalsın. ‘’ demezdi zira.

Milli Kütüphane Vakfı Başkanının da daha önce olduğu gibi gene binlerce kitap / 10 bin kitap bağışlayacağından söz etti. Nedense bu konuyu bana hep söylüyor. Belki de dördüncüydü bu.

‘’ Biz, verdiklerimizi geri alalım. Siz o verilenlerle açın kütüphaneyi. ‘’ dedim.10 bin kitap veren Milli Kütüphanenin adını kullanarak açmış olurlardı böylece…

Öyle ya… Dile kolay, 10 bin kitap verecekmişSayın  UlviPuğ. Ne güzel !.

Biz de ihtiyaç duyulan bir başka yerde değerlendiririz kitaplarımızı hiç olmazsa…

İlginçti yanıtı İ.A.Bey’in:

 

 ‘’Başkana karşı çok ayıp olur hocam!  Onları taşımak için biliyorsunuz çok masraf da yapıldı.‘’

Benim bildiğim yapılan masraf sadece nakliye idi. Köye, işçilerle birlikte gidilip eşyaların yüklenmesi ve Çiğli’ye getirilmesiydi masraf denilen konu…

 

Yaşımın 66 olmasının yararını görüyordum. Fevri davranmıyor, sinirlenmiyor ve terslik yapmıyordum.

Beynime, yüreğime hep ‘ sus ‘ diyordum.

10 Ağustos’tan 13 Kasım’a kadar çok zaman geçtiyse de ‘’ Gelenlerin sayımını yapacak bana bildirecektiniz. ‘’  demedim o gün.

Bir gün sonra Başkan, Kültür Müdürü ve İ.A. Bey, engelliler merkezine gidip yeri görmüşler ve büyük olasılıkla aralık ayında kütüphanemizin ve aydınlanma evimizin açılabileceği müjdesi verildi bana.

25 Kasım’da İ.A.Bey’e bir ileti gönderdim. Açılıştan önce özellikle anımsatmak istedim.

 Öner Yağcı adına açılacak olan kütüphanenin kitaplarıyla Milli Kütüphaneden gelecek bağış kitapların birbirine karıştırılmamasını, çünkü o kitapları Öner Yağcı ile Burhaniye’deki evinde titizlikle seçtiğimizi/ gelecek kitaplarla karıştırılırsa bunun doğru olmayacağını  belirttim.

 

27 Kasım sabahı Uğur Mumcu  Kültür Merkezinin altındaki  Uğur Mumcu Mahallesi Muhtarlığına gittim. Muhtar Hıdır İşık ile tanıştık. Halıları almaya geldiğimi söyledim. Bir gün öncesinden İ.A. ‘ya  da bilgi vermiştim.

Muhtardan öğrendim ki,yukarıdaki kitapların ve aydınlanma evi eşyalarının buradan taşınacağından haberi yok. Bilgi bile verilmemiş. Şok geçirmiş gibi oldu ve İ.A. Bey’i aradı hemen. Üzüntüsünü belirtti.

Bu nasıl belediyedir ki eşyaları bıraktığımız kültür merkezinin altındaki muhtara bile bu konuda bilgi vermiyor. Anlamakta zorlandım doğrusu.

Neyse ki ben bir dost kazanmış oldum. Hıdır Işık …

En kısa zamanda buraya beş koli test kitabı/ kitapçığı göndereceğimi söyledim kendisine. Çünkü nüfus itibariyle  öğrencilerin ve okulların  çok bulunduğu bir bölge burası. Bunu belediye bilmez mi?

Muhtar Hıdır Beye verdiğim sözü yerine getirdim ve  hementest kitaplarını gönderdim.

                                                                           *

Devam edecek.


Bu yazı 408 defa okunmuştur.



Recai ŞEYHOĞLU Diğer Yazıları
Köşe Yazarları
Çok Okunan Haberler
Anketimize Katılın
Henüz anket oluşturulmamış.
Namaz Vakitleri