Recai ŞEYHOĞLU
ŞAPKA
ŞAPKA
Köy enstitülü Haşim Kanar abimiz hemşerimdi.
Birbirimizi sever sayar, çoğu etkinliklerde de / Eğitim-Sen’in, Eğit-Der’in, Konak Belediyesi’nin ve iletişim halinde bulunduğum okulların/ birlikte olurduk.
O Göztepe’de ben Güzelyalı’da oturduğumdan aramızda ulaşım sorunu olmadığından sık sık evine gider gelirdim.
Bunca bir arada olmamıza karşın diyemedim bir kez olsun ‘’ Kapalı yerlerdeyken çıkar şu şapkayı abiciğim! ‘’
*
Salihli /Mersindereli Abidin Bey, müşterimizdi. Köyde olsun ilçede olsun, bize gezmeye geldiğinde olsun başından hiç çıkarmazdı şapkasını Oysa ne güzel saçları vardı. Herkes neden görmesindi o güzelim sarı saçları…
Ortağımız Ali abinin de başından şapkasını çıkardığına hiç tanık olmadım.
Tanıdığım bildiğim bütün köylü arkadaşlarım ve abilerim şapkalı.
*
Fizik profesörü Kemal Kocabaş da şapkalılardan… Hiç şapkası düşmüyor kafasından.
90’lı yıllardan bu yana tanıyorum onu. Eğit-Der İzmir Şubesi’ne gelir, söyleşilere katılır, sesini çıkarmaz, çayını içer giderdi.
Öğretmenlik yaptığım Güzelyalı İlköğretim Okulu’nda mini mini birleri okuttuğum yıl, müzik derslerim hep Buca Eğitim Fakültesi’nin müzik bölümü öğrencileri ile geçerdi. Yanlarında getirdikleri enstrümanları tanıtırlar, onlarla bize konser verirler, biz de onları zevkle dinlerdik ders boyunca. Müzik Bölümü Başkanı Ayfer Kocabaş ile örgütlerdik bunu.
Kemal Hocayı da eşi Ayfer Hocayı da bana verdikleri bu lojistik destek nedeniyle hiç unutamam.
*
Anlamadığım şu: sokakta/ mahallede yürürken rüzgârdan/ soğuktan ya da tozdan topraktan korunmak için şapka takabilirsiniz, bu anlaşılır bir durum…
Ya, kapalı bir yerdeyken şapkayla oturuyor olmak ne oluyor?
Duvar Kitabevi’ne gelir giderdi. Yanılmıyorsam akademisyendi. Hasip Akgül’ün yakın dostuydu bildiğim kadarıyla… Hiç şapkasız görmedim onu da…
Şapkayı çok yakıştırdığım biri varsa o da İzmir’in ‘ Bay Karizma’sı Ulvi Puğ!
Allah için çok güzel şiir okuyor, çok güzel konuşuyor ve çok başarılı bir Stand-Upçı olduğunu da söyleyebiliriz. İyi bir eş, çok iyi bir baba olduğunu söylemek de beni yanıltmaz herhalde.
Ne diye milletvekili olarak karşımıza çıkmaz şaşarım!
Şapka mı? Öyle de güzel yakışıyor ki ona…
Harun Cici de taktığı Chevari beresiyle bir başka bay karizma!
Yılların kuaförü ama ben onu hep siyasi bir kimlik olarak belleğime kazımışım nedense… Nerede toplumsal içerikli bir eylem varsa Harun ön saflarda, o meşhur beresiyle!
Sanki biraz da ‘’ Beni görün! ‘’ der gibi bir görüntü veriyor.
Chevari bere ya da kep ile görüntü veren bir başka ünlümüz Şair- Yazar Veysel Çolak!
Karşıyaka’nın kültür sanat yaşamına katkıları çok olan bir sanatçımız…
Doğrusu bu ya, o kep çok da yakışıyor ona!
*
Birilerine öykünmeden yaşamını sürdüren diğer değerlerimize gelince…
Hüseyin Yurttaş, Hidayet Karakuş, Efdal Sevinçli, Semih Çelenk, Yusuf Alper, Avram Ventura, Mehmet Atilla, Gürol Tonbul…
Bunun dışında hangi taşı kaldırsan altından çıkanlar, sessiz sedasız üretenler, bir yumurta doğurup dokuz köye duyuranlar, ödül dağıtıcılığı yaparak var olanlar…
*
Sakalım çok gür olsa Marks gibi görüntü vermek ister miydim diye düşündüğüm oluyor. Chevari bir keple dolaşmak nasıl olurdu acaba diye düşler kuruyorum bazen. Silindirik bir şapka ya da kasket…
I, ıh !
Hiçbiri!
Her birinin beni etkileyen ve itici gibi gelen yanları var. Örneğin, bir salonda asla şapkamla oturmak istemem.
Arada bir Che, arada bir Haşim abi gibi mi görüneyim yoksa…
Karar veremedim gitti.