22-09-2022 Recai ŞEYHOĞLU

                                    

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı IMG-20220917-WA0003.jpg

Mehmet Atilla, İlgi yaşı 9-12 olan öğrenciler için yazmış bu kitabı. ( TUDEM- İkinci Baskı- Haziran 2021-/ 2000 adet )

‘ Sen de oku ‘ dizisinin  ‘’ Etik değerler üzerine düşündürürken eğlenceyi de elden bırakmayan, gülmeyi bilen bir hikâye! ‘’  olarak tanıtıldığı bu kitapta öğreniyoruz ki  ‘ İnan Vakfı 29 Şubat Ortaokulu ‘na yeni alınacak müdürü seçecek olanlar; yönetimden üç, öğretmenlerden iki, öğrencilerden de iki kişi…

Seçici kuruldaki öğrencilerden biri, müdür olmak için başvuruda bulunmuş olan   öğretmenlerden  Bora Bey’in kızı.

Eeee… Hepsini anlatacak değiliz herhalde.

Okunası, okutulası bir Mehmet Atilla kitabı.

                                                                      *

Behçet Yavuz, Ankara’da milli eğitim müdürlüğü yaparken ‘ Müdürleri öğretmenler seçmeli ‘ deyip duruyordu. İzmir’e atandığında da  aynı söylemini sürdürmüş, öğretmenlerin gönlünde taht kurmuştu.

Bu kitabı öncelikle o okumalı. Belki de okudu.

                                                                        *

Etik değerler, özellikle eğitim kurumlarında işlenmeli.

İlkokuldan üniversiteye kadar…

Ben,  iyi bir anne babanın ve iyi öğretmenlerin elinde yetişmiş olmalıyım.

Yeşilyurt’ta A. Ragıp Üzümcü İlkokulu’nda - sonradan ilköğretim oldu-  çalışırken ilk derste 15 dakika Cumhuriyet gazetesini okur, günlük olaylara değinirdik. Zorunlu eğitimin 8 yıl olması gerektiğine değinen konuşmalarımızla da devam ederdik derse. Zaman zaman karşılaştığım oluyor onlarla ve kimileri de eşlerinin yanında  ‘’ İşte sana anlattığım o öğretmenim! ‘’  diyor.

Öğrencilerime seslenirken de ‘’ Sayın valim’’, ‘’ Sayın Başbakanım’’ dediğim de oluyordu. Kâh gülerler kâh sorarlardı o günlerde: ‘’ Biz vali miyiz öğretmenim? ‘’

Onları ileride milli eğitim bakanı, kaymakam, vali, milletvekili, doktor olabileceklerine inandırmaya çalışıyordum.

Güzelyalı İlköğretim Okulu’nda çalışırken kültür edebiyat kolu başkanıydım.

Kızım da aynı okulda öğrenciydi. İlkokuldan beri  konservatuvarın kursiyer öğrencisi olduğu için diksiyonu/ Türkçesi ve özellikle de kompozisyonu  çok iyiydi.

Kompozisyon yarışması açıldığında ne mi yapıyordum?

Kızımı o yarışmalara sokmuyordum.

Biliyordum ki dereceye girecek kızım.  Birinci değilse de mutlaka ikinci olacak…

Allahtan ki kızım da ‘’ Ben ne diye girmiyorum bu yarışmalara ? ‘’  diye itiraz etmezdi bana.

                                                                       *

‘ Gülmeyi Bilen Müdür Aranıyor ‘ kitabını okuyunca,  öğretmenlik günlerim ve kızım geliverdi gözümün önüne.

Arka kapaktaki ‘ etik  değerler ‘ vurgusunu  da görünce  kitabın yazarını kucaklayasım geldi.

Çocuk kitapları yazan bazı arkadaşların hep yaşanmışlıklar temelinde kalem oynattığına tanık olunca  Mehmet Atilla’nın kitabı ‘’ Hah, şöyle! ‘’ dedirtti bana.

Hep kendini anlatmak olmamalı yazarın işi. Kendinden yola çıkmalı ama hep kendini  anlatmamalı.

Elbette kolay değil bu, örneğin ben pek beceremiyorum. Öykü yerine anlatıyı tercih edişim  bundan…

12 Mart ve 12 Eylül darbeleri nedeniyle  yıllarını zindanlarda geçirmiş isimsiz kahramanların hikâyelerini okumuşsunuzdur. Birinci tekil şahıs olarak anlatılan hikâyeleri eminim zevkle de okumuşsunuzdur.

Ama bir de Mehmet Atilla’nın ‘ Paramparça ‘ sını okuyunuz lütfen.

‘ İşte edebiyatçı! ‘’ , ‘’ İşte yazar ! ‘’ dedirtenbir roman Paramparça.

Mehmet Atilla yazınca insanın işte böyle yazası geliyor.

 

 


Bu yazı 5241 defa okunmuştur.



Recai ŞEYHOĞLU Diğer Yazıları
Köşe Yazarları
Çok Okunan Haberler
Anketimize Katılın
Henüz anket oluşturulmamış.
Namaz Vakitleri