19-02-2021 Fatma MARMARA (DURSUN)

Günümüzde yaşanan değişimler, yine teknoloji alanındaki gelişmeler el sanatı ile uğraşan ve bundan geçimini sağlayan insanların zaman sürecinde azalmasına, hatta ekonomik kaygılar nedeniyle başka alanlara yönelmesine neden olmuştur. Bin bir emek verilerek yapılan değerler, bu kültürel varlıklar zaman içinde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır.

El emeği göz nuru, eskilerin tabiriyle iğne ile kuyu kazarak yapılan, alın teri dökülerek üretilen bu eserler ya sandıklarda ya kıyı köşede atıl durumda olup, bir yandan da yok edilmeye kıyılamayarak beklemektedir. Ya da bilinçli kişiler bu eşsiz eserlerin müzelerde veya kültür evi, anı evlerinde korunmasını sağlayarak, kültürümüzün bu şekilde aktarılmasına vesile olmaktadır.

Unutulmaya yüz tutmuş el sanatı ürünlerle ilgili Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümünden Doç. Dr. Zeynep Balkanal ile yaptığımız söyleşiyi sizlerle paylaşıyorum.

-Günümüzde el sanatları eskiden olduğu gibi neden üretilmiyor? Sizler, akademisyenler olarak Geleneksel Türk El Sanatlarının unutulmaması, yeni kuşaklar tarafından bilinmesi, kültürümüzün bu yönde de günümüze ve geleceğe taşınması konusunda ne gibi çalışmalar yapıyor ya da projeler üretiyorsunuz?

Doç. Dr. Zeynep Balkanal; “Günümüz yaşam şartlarının değişmesi, teknolojinin tamamen yaşantımıza hâkim olması, makineleşme, ekonomik kaygılar vb sayabileceğimiz etkenler el sanatlarının birçok alanını eksi yönde etkilemiş, unutulmasına sebep olmuş ve halen de olmaktadır. Özellikle kırsal bölgelerde yöreye ait el sanatlarının yok olmasının, yapılmamasının nedenlerinden biri de köyden kente göçtür. Genç nüfusun okumak ya da çalışmak için büyük şehirlere göç etmesi el sanatlarının da yok olmasının nedenlerindendir. Biz akademisyenler olarak alan araştırmaları ile çoğunlukla yörelerden tespit ettiğimiz yöresel el sanatı ürünlerini belgeleme çalışmaları yapıyoruz. Yörelerimiz ve el sanatları için yapılan çok önemli bir konu bu. Yine geçenlerde zoom üzerinden, Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü 10. Yıl Kültür Sanat Etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen; ‘Unutulmaya Yüz Tutmuş El Sanatları Ürünleri’ Panelinde Türkiye’nin çeşitli üniversitelerindeki profesör ve doçent katılımcılarla bu konuları her yönüyle ele aldık. Bu paneli de YouTube üzerinden gerçekleştirip, daha fazla kişiye ulaşarak hem toplumun bilinçlenmesini hem de bir farkındalık oluşmasını sağladık.

-Bolu ili, ilçeleri ve köylerinde bu anlamda yapmış olduğunuz çalışmalar nelerdir? Araştırmalarınızda neleri gözlemlediniz? Bu çalışma ve gözlemleriniz sonucunda yöre halkının el sanatlarıyla ilişkili olarak dünü ve bugününü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Doç. Dr. Zeynep Balkanal; “Yörelerde yaptığımız araştırmalarda halkın birçoğunun ellerindeki el sanatı ürünlerinin kıymetini bilmediğini gördük. ‘Bunlar eski şeyler. Değerli değil. Niye bunlarla ilgileniyorsunuz?’ diye soruyorlar bize. Eskiden özellikle Bolu’nun birçok ilçesinde yaşayan halk kendi kullanım eşyalarını kendileri üreterek kullanmışlardır. Özellikle el sanatı ürünleri bu yüzden büyük oranda yapılmıştır. Yöre halkı müzik aletlerinden, kullandığı kaşığına kadar kendisi üretmiştir. Konuşmanın başında da belirttiğim üzere teknolojinin gelişmesi el sanatlarının gerilemesine neden olmuştur. Çünkü artık günümüzde kullandığımız birçok şey elimizin altında. İnsanlar artık hobi şeklinde ya da çeyiz geleneği devam eden yerlerde yörelerde el sanatları ile uğraşmaktadırlar.

- Bolu il, ilçe ve köylerinde tespit ettiğiniz yöresel ürünler nelerdir? Yöremizin hangi bölgesinde ne tür el sanatları yapıldığı konusunda bilgiler paylaşabilir misiniz?

Doç. Dr. Zeynep Balkanal; “Bolu’nun çeşitli ilçelerinde yapmış olduğum alan araştırmalarından örneklerlerden biri; Bolu ili Seben ilçesine bağlı Kızık Köyünde bulunan Kızık kilimleri. Seben İlçesi Kızık Köyü çevresinde yetişen yünden ve doğal boyalarla dokunan Kızık kilimleri bu yöreye özgüdür. Malzemesi koyunyünüdür. Yöre halkının eskiden bu kilimleri tezgâhlarında dokumak için evlerinin avlularında ayrı bir yerleri olurmuş. Seben yöresi alaca dokumaları, gömlek ve şalvar olarak kullanılmaktadır. Artık yörede bu dokumayı yapan kimse kalmamıştır.

Kıbrıscık ilçesi el dokumaları ve özellikle heybeler ve torba dokumalar yöreye ait orijinal örneklerdir.

Gerede’de dericilik, bakırcılık, kalaycılık, saraçlık mesleği halen devam ettirilmektedir. Ne var ki bu meslek sahiplerinin sayısı üç beş kişiyi geçmemektedir. Gerede yöresinde bakırcılar ibrik, güğüm gibi daha çok kullanıma yönelik eşyalar yapmaktadırlar.

Mudurnu el sanatları bakımından oldukça zengin bir yöredir. İğne oyacılığında Mudurnu’nun markalaşma yoluna gitmesi gerektiğini düşünüyorum.

Göynük Tokalı Örtmeleri, yörede örtünmek için kullanılan başörtüsü anlamındadır. Göynük Tokalı Örtme, dokumacılığın çok uzun yıllardan beri yapıldığı ve geleneksel hale geldiği Göynük’te üretilen, kısa kenarları ve baş üstüne gelen kısmı desenli, iki parça, ince pamuklu bez dokumanın birleşmesinden meydana gelen, kısa kenarlarında kırmızı püsküller bulunan bir örtüdür. Bu püsküllere yörede toka denildiği için tokalı örtme adı verilmiştir. Aynı zamanda Türk Patent Enstitüsü tarafından Göynük Tokalı Örtmeleri tescillenmiştir.

Mengen de el sanatları bakımından oldukça zengin bir ilçedir. Yörede yaptığımız araştırmalarda en çarpıcı örnek, adına ‘poğ’ dedikleri işlemeli başörtüleridir. Bu ürünün özelliği yöreye has olmasıdır. Hatta kullanım şekli bağlama şekli bile kişiden kişiye değişmektedir. Mesela genç kızlar, gelinler, kaynanalar farklı biçimlerde bu örtüyü takmaktadırlar. Bir özelliği de sandıkta saklama şeklidir. Farklı şekillerde katlanarak saklanmaktadır. Araştırmalarımız sırasında karşılaştığımız bir başka örnek dokuma kuşaklardır. Bezayağı dokuma örgüsü tekniğinde yünden dokunmuş kuşakların üzerine renkli ipliklerle motifler işlenerek yapılmıştır. Yörede bu dokumalar artık yapılmamaktadır.

-Yöremizde tespit etmiş olduğunuz bu el sanatlarını yapanlar hala var mı ve bulduğunuz, tespit ettiğiniz sanat ürünlerinin durumları ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Doç. Dr. Zeynep Balkanal; “Günümüzde Kızık kilimleri dokuyan kimse kalmamıştır. Kızık kilimi tezgâhlarını maalesef parçalayıp sobalarında yakmışlar. Yörede araştırmalarımız sırasında gördüğümüz kadarıyla Kızık kilimlerini köyün camisinde toplamışlar. Hatta fotoğraf çekimlerimizde ne kadar bakımsız ve unutulmuş olduğunu da gördüm. Üst üste katlanmış şekilde yığın halinde muhafaza ediliyordu. İçinden kuş ölüsü bile çıkmıştı. Kızık kilimleri ile ilgili 2005 yılında bir proje yapılmış fakat sürdürülebilirliği sağlanamamıştır. Köylerde bulunan eski örnekleri özellikle İstanbul’dan gelen antikacılar cüzi miktarda paralara ya da karşılığında bir battaniyeye toplayıp gitmişlerdir. Bugün Kıbrıscık yöresinde de dokuma yapan hiç kimse kalmamıştır.

Gerede ustaların işçi ve malzeme temininde zorlanmalarından dolayı dükkânlarda bakır eşyaların birçoğu şehir dışından belirli merkezlerden (Gaziantep ve Kahramanmaraş gibi) getirilip satılmaktadır. Kendileri de bu durumdan çok mutlu değillerdir.

Mudurnu’da da el sanatları geçmişte olduğu gibi değildir maalesef. Yeni yapılan el sanatı ürünlerini incelediğimizde eskiden yapılmış olan örnekler ile kıyaslamaz çünkü malzemesi bir kere sentetik. Bu da görüntüyü bir hayli etkiliyor tabi ki. Bunun da sebebi eski örneklerdeki o ipek el yapımı doğal malzemelerin kullanılmamasından kaynaklanıyor.

-Unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarının tekrar canlandırılması, ayağa kaldırılması ve bunun ekonomik değer olarak günümüzde nasıl bir getiri sağlayabileceği konusunda neler söyleyebilirsiniz?

Doç. Dr. Zeynep Balkanal; “Özellikle bazı el sanatı ürünleri var ki yurt içi ve yurt dışında çok güzel pazar oluşturabilir ve kırsalda yaşayan insanlara iş imkânı sağlayabilir. Aynı zamanda da unutulmuş ya da unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarımızın yeniden gündeme gelmesine olanak oluşturabilir. Kızık kilimleri kendine özgü karakteristik yapısı nedeniyle orijinal nitelikte bir dokumadır. Kızılderili Navajo kilimleri ile motif ve renk açısından benzerliği dikkat çekicidir. Navajo kilimleri internet satış sitelerinde yüksek fiyatlara alıcı buluyor.

Göynük belediyesi el sanatlarını koruma ve yaşatma konularında önemli işlere imza atmaktadır. (Sakin Şehir) unvanı alan Göynük’te Millî Eğitim Bakanlığı ve Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) desteğiyle Göynük Belediyesi tarafından bir El Sanatları Eğitim Merkezi kurulmuştur. Göynük’te bulunan El Sanatları Eğitim Merkezi’nde Göynüklü kadınlara meslek sahibi olmaları amacıyla Tokalı Örtmenin de dokuması olan mekikli dokuma eğitimi veriliyor aynı zamanda. 1 usta öğretici ve kursiyerler bulunmakta. ‘Tokalı Örtme’ eğitimi verilerek aynı zamanda üretimi de yaptırılıyor. Kursiyerler, kursun hem sosyalleşmelerine hem de aile ekonomilerine katkıda bulunduğunu belirtmişlerdir bize. Yerel yönetimlerin yöreye has el sanatı ürünlerini yaşatmak adına böyle merkezler kurmaları ve bunun yaygınlaşması gerekmektedir.

2011-2012 yılları arasında Gazi Üniversitesi Türk El Sanatları Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürlüğü ‘Mengen El Sanatlarını Araştırma İnceleme ve Tanıtım Projesi’ kapsamında Bolu’nun Mengen ilçesinde yaptığımız alan araştırmalarında unutulmuş veya unutulmaya yüz tutmuş el sanatı ürünlerini bir kitap haline getirdik.

-Yöremizde, kültürümüzü taşıyan bu el sanatlarının müze, kültür evi, anı evleri gibi yerlerde değerlendirilmesi ve bu şekilde gelecek kuşaklara bu kültürün aktarılmasının sağlanması ile ilgili ne tür çalışmalar yapılmaktadır?

Doç. Dr. Zeynep Balkanal; “Kültür turizmi diye bir kavram var. El sanatlarımız da bir kültür taşıyıcısı olarak kültür turizmi içerisinde büyük önem arz etmektedir. Yapılan el sanatları projeleri de bu konuda destekleyici olmaktadır. Tabi bu projelerin sürdürülebilirliği önemli bir konudur. Ülkemizde birçok yerel yönetim kent müzeleri kurarak geçmişte yapılmış ya da kullanılmış kültürel eşyaları ve el sanatı ürünlerini koruma altına almaya çalışmaktadırlar. El sanatlarımızın kaybolmaması adına bu konuda aslında önemli bir gelişmedir. Kültürel mirasımızın gelecek kuşaklara aktarılmasında önemli rol oynayan kent müzeleri geçmişle olan bağın kopmaması, tarih bilinci, kültürün unutulmaması gibi nedenlerden ülkemizde gün geçtikçe artmaktadır. Özellikle yerel yönetimler bölgelerinde kent müzeleri oluşturmaya önem vermektedirler.

Göynük’te bulunan Gürcüler Evi Kent Müzesi, koleksiyonu oldukça geniş ve yöre kültürünü bire bir yansıtması açısından kent müzesi örneğine güzel bir örnektir. Göynük’te yapılmış el sanatı ürünleri bu müzede toplanmıştır. Yöre halkı tarafından da bu tür müzelere destek verilmesi önemlidir. Göynük halkının da bu müzeye destek verdiğini araştırmalarımızda gördük.

Seben ve Kıbrıscık bölgelerinden kalan örnekleri yerel yönetim bir kent müzesi oluşturarak muhafaza etmeye çalışmaktadır. Ama çok eski örneklerin çoğunluğu maalesef gitmiştir. Kıbrıscık yöre halkından Hasan Erdem Bey bir koleksiyoner olarak toplamış olduğu el sanatları ürünlerini, belediyenin yanında küçük bir mekânda sergilemektedir. Geçmişin geleceğe taşınması ve insanların el sanatlarını unutmaması açısından bu da önemli bir şeydir.

Yine Mudurnu’da Pertev Naili Boratav Kültür Evi bulunmaktadır. Mudurnu’nun geçmişine ait hemen hemen her şeyin görülebildiği bir kültür evidir. Bu kültür evinin baştan aşağı ele alınması gereklidir. Çünkü el sanatı ürünleri korumasız bir şekilde muhafaza edilmektedir. Bunun için de profesyonel bir şekilde müze haline getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Artık bu ürünleri yapan olmadığı için kaybolup gitmesi söz konusu.

Yine Mengen’de proje kapsamında yaptığımız araştırmalarda Pazarköy beldesinde ‘Pazarköy Kültür ve Sanat Evi’ adında rahmetli Rafet Yeler’in 50 yılın üstünde biriktirdiği Mengen ve çevresi kültür varlıkları ve el sanatları görülmüştür. Pazarköy Kültür Evi’nde Mengen ve çevresi el sanatları açısından çok dikkat çekici örnekler bulunmaktadır.

Bu değerli sohbet için BAİBÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümünden Sayın Doç. Dr. Zeynep Balkanal’a teşekkürlerimi sunuyorum.

Sevgi ve saygılarımla…

Fatma Marmara

Fotoğraflar: (BAİBÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Doç. Dr. Zeynep BALKANAL'a aittir.)


Bu yazı 2941 defa okunmuştur.



Fatma MARMARA (DURSUN) Diğer Yazıları
Köşe Yazarları
Çok Okunan Haberler
Anketimize Katılın
Henüz anket oluşturulmamış.
Namaz Vakitleri