Küresel Çevre Fonu (GEF) finanse ettiği, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı iş birliği çerçevesinde geliştirilen “Ekosistem Odaklı Gıda Üretiminin Teşvik Edilmesi Yoluyla Agro-Ekoloji Yönetim Sisteminin Geliştirilmesi” projesi kapsamında düzenlenen “Tanıtım Toplantısı ve Doğrulama Çalıştayı” Bolu’da gerçekleşti.

FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı Dr. Ayşegül Selışık, projenin amacı, kaynak sağlayan kuruluşlarla ve ürün yetiştirilecek alanların planlamalarıyla ilgili yaptığı açılış konuşmasında, çiftçilerin doğru ürün yetiştirebilme yöntemlerine yönelik yapılacak çalışmalarından da bahsetti. Tarımı yaparken doğayı ve çevreyi koruyarak, toprağı kirletmeden, üretilen ürünün doğru ve güvenilir olması ve tüketicinin sağlığını da bozmaması gerektiğini vurguladığı konuşmasında bu nedenle yapılacak her faaliyetin çok önemli olduğunu belirtti.

Tarım Reformu Genel Müdürlüğü Genel Müdürü Kerim Üstün konuşmasında tarımsal üretimde sürdürülebilirliliği sağlamanın önemi, bunun için doğayla uyumlu çalışılması gerekliliğini belirttiği konuşmasında doğanın insana değil insanın doğaya ihtiyacı olduğunu vurguladı. İklim değişiklerini sonucu oluşan afetlerin tarımsal ürünler üzerindeki risklerini, doğal riskleri, piyasa ve çevresel risklerin olduğundan bahseden Genel Müdür Kerim Üstün, bakanlık olarak üreticilere verdikleri desteklerden bahsetti.

“Tarım alanları endüstrileşme adına yok ediliyor”

Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Dr. Veysel Tiryaki, iklim değişikliği nedeniyle afetlerin, kuraklığın, sel baskınların yaşandığı, Türkiye ve dünya nüfusunun hızla arttığını belirttiği konuşmasında; “Birtakım nedenlerle sınırlar aşılıyor, göçler başlıyor. Ülkelerin nüfusu beklenmedik şekilde artıyor. Tarım alanları endüstrileşme adına yok ediliyor. Nüfus artışı, şehirleşme, yanlış uygulamalarla yanlış kentleşme, onlarca yıl devam eden tarım arazilerinin yok edilmesi, pandemi nedeniyle özelikle tedarik zincirinin kopuşu… Geldiğimiz noktada artık Bakanlığımız önümüzdeki 100 yıl için ‘Yeni Yüzyılda Tarım’ projesini yeni tarım vizyonu adı altında başlattı. Yeni şeyler söylemek adına değil, gerçekten ihtiyaç olduğu için başka çaremiz olmadığı için başlatıldı. Artık tarım bütün dünyada stratejik sektör olarak kabul edildiği için bu uygulamaya geçilmesi gerekiyordu.” dedi.

“Kendi kıyametimizi kendimiz oluşturuyoruz”

Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Veysel Tiryaki; ““Bugün burada özelikle Seben ve Yeniçağa bölgesinde sürdürülebilir tarım için ekosisteme duyarlı bu tarımın geliştirilmesi, yaygınlaştırılması yönünde çaba gösteriliyor. Burada üreticilere hibe destekler veriliyor. Eğitim faaliyetleri veriliyor. Önümüzdeki süreçte bunları yapmak zorundayız. Zaten yapmadığımız takdirde sonumuzu bekliyoruz, kendi kıyametimizi kendimiz oluşturuyoruz. Bundan bir an önce kurtulabilmek için ülkemiz açısından bunu çok önemsiyoruz.”dedi.

“Üretmek durumundayız”

Dünyada yaşanan son gelişmelerle ithalatın çok zorlaştığını, bazı ülkelerin ihracatlar da bile kısıtlamaya gittiğini aktaran Tiryaki, “Şu anda Ukrayna’da özelikle stratejik ürünler limanlarda bekliyor. Satmak istiyorlar, gönderemiyorlar. Dünyanın birçok yerinde bu ürün ithalatı aksadığında, bazı ülkeler ihracatı yasaklıyor. O nedenle bizim de kendi tedbirimizi almamız lazım. Bütün dünya tarımın, üretimin, önemli stratejik hatta ülkeler açısından milli güvenlik meselesi halinde olduğunu şimdi anladı. Üretmek durumundayız.” diye konuştu.

“Tarımsal anlamda ciddi üretim var”

Çalıştayda konuşma yapan Bolu Valisi Erkan Kılıç; “Bolu doğası ve ormanlarıyla dört dörtlük bir vilayet. Tarımsal anlamda da çok ciddi potansiyeli olan, tarımsal tüketimin çok yüksek olduğu İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlere yakın olan merkezi konumda bir il. Dolayısıyla burada tarımsal faaliyetin ürütülmesi hem Bolu için hem de civar iller ve ülkemiz için son derece önemli. İlimizin yaklaşık yüzde 65’i orman, bunun yanında tarımsal anlamda buğday ve diğer ürünlerde ciddi üretim var. Seben ve diğer ilçelerde de tarımsal anlamda çok ciddi çalışmalar var. Bunun yanında küçük baş hayvancılık noktasında ülkemizin önemli bir tavuk, beyaz etini bu bölge üretiyor. Büyük baş hayvanda aynı şekilde, ciddi anlamda burada bir hayvansal potansiyel var. Dolayısıyla bu tarımsal üretimi yaparken çevreye karşı duyarlı olunması da son derece önemli. Su kaynağı açısından da çok zengin bir ülkeyiz. Bolu’da da su kaynakları yeterli var ama bunları korumamız gerekiyor.”ifadelerini kullandı.

“Hem çiftçimize hem de bölgemize çok ciddi katkılar sağlayacaktır”

Proje için Bolu'nun pilot il olarak seçilmesinden duyduğu memnuniyeti ifade eden Vali Kılıç “Birçok alanda olduğu gibi verimli topraklarıyla tarımsal potansiyeli de çok yüksek olan Bolumuz; stratejik konumuyla da hem çiftçimize hem de bölgemize çok ciddi katkılar sağlayacaktır. Geleceğimiz olan evlatlarımıza sürdürülebilir bir gelecek sunabilmek için bu potansiyelimizi korumak ve artırmak herkesin insanî ve vicdani sorumluluğudur. Çevremize, doğamıza karşı duyarlı ve bilinçli olmalı, kısıtlı su kaynaklarımızı verimli kullanarak israfa yol açmamalıyız. Bu vesileyle Tarım ve Orman Bakanımız Sayın Prof. Dr. Vahit Kirişci ve Bakan Yardımcımız, Bolulu Hemşehrimiz Sayın Veysel Tiryaki başta olmak üzere bu projenin hayata geçirilmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyor, çiftçilerimize ve Bolumuza hayırlı olmasını diliyorum “dedi.

 Plaket takdimi ardından ara verilen programın öğleden sonraki bölümünde “Önerilen faaliyetler, pilot alanlar ve beklenen sonuçlar” başlıklarının ele alındığı grup tartışmasında ise BAİBÜ Ulusal Takım Lideri Agroekoloji Uzmanı Prof. Dr. Nusret Zencirci; Pilot alanlar ve genel beklentiler konusunda, Sürdürülebilir Arazi Yönetimi ve Üretim Sistemleri Uzmanı Prof. Dr. Erhan Akça; Sürdürülebilir arazi yönetimi faydaları konusunda, Bahçe Bitkileri ve Agro- Ekosistem Uzmanı Prof. Dr. Nurdan Tuna Güneş; Agroekoloji ve bahçe bitkileri üretimi konusunda, Sosyo Ekonomi Uzmanı Prof. Dr. Erol Kahveci; Sosyo ekonomik faydalar konusunda oturum gerçekleştirdiler.. Haber: Fatma Marmara